Sıcak iklimlerde yetişen, tohumları iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki...

Halile,

Arapça: halile,
Farsça: helile,
(Terminalia chebula)
Sıcak iklimlerde yetişen, tohumları iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki.
Hindistan, Nepal gibi tropikal bölgelerde yetişir. Kara Halile ile Sarı Halile gibi farklı türleri vardır. 

Halile, Güney Asya'da yetişen ve geleneksel Ayurveda tıbbında sıkça kullanılan Terminalia chebula ağacının kurutulmuş meyvesidir. Sindirim sorunları (kabızlık, ishal), bağışıklık güçlendirme ve detoks gibi amaçlarla kullanılır. Antioksidan, antienflamatuar ve antibakteriyel özellikleriyle bilinir. Sindirim sistemini düzenler, bağışıklığı güçlendirir ve karaciğer sağlığını destekler. Çay, toz veya kapsül olarak kullanılabilir. Yan etkileri arasında mide rahatsızlıkları, kan şekeri düşüklüğü, alerjik reaksiyonlar ve elektrolit dengesizlikleri bulunur. Özellikle uzun süreli ve yüksek dozda kullanımlarda dikkatli olunmalıdır.

Halile sözcüğünün başka anlamları:
Bir erkeğin nikahlı karısı, zevce, eş.
Tekkelerde ve mehter müziğinde, genellikle çift olarak kullanılan, pirinçten çeşitli boyutlarda yapılmış, ince, yuvarlak, vurmalı çalgı aleti.
Metal alaşımlarından yapılan, tiz sesli, çekiçle dövülerek inceltilen bir perküsyon enstrümana verilen ad. Orkestralarda ritim elemanı olarak kullanılır. 

Cüce, kısa boylu (yöresel)...

Ecene,
(Eçene/Cüce)
Cüce, kısa boylu.
Mitolojik Varlık,
Sivas-
Gürün yöresinde halk ağzında cüce, kısa boylu kişlere ecene denir.
Türk masallarında ve mitolojisinde cüce anlamına gelen eçene (ecene) sözcüğü ile ifade edilir.
Eski Türk masallarında cüce; ecene.

Ecene sözcüğünün halk dilinde başka anlamları:
Ayakkabı yapılan hayvan derilerini delmek için kullanılan dikey açı biçiminde demirden bir araç.
Zanaatkarların tahtalarda köşeli delikler açmak için kullandıkları, elle tutulan kısmı ahşap, ucu demirden yapılmış bir alete verilen isimdir.
Tahtalarda köşeli delik açmak için kullanılan, ele gelen kısmı tahta, ucu demir araç.
Marangozların delik açmakta kullandıkları bir araç, keski, demir kalem.
Marangozların dört köşe delik açmakta kullandıkları aygıt.
Taşçıların kullandıkları bir araç.
Çocuk oyuncağı.
Cin gibi.

Ecene (çedene/eçene):
Yabani Antep Fıstığı Tohumu (Çedene).
Anadolu'ya özgü, lezzetli ve besleyici bir tohumdur; kavrulup tüketilir, kahvesi yapılır veya yağı çıkarılır.

Bir türün kapsamı içine giren somut varlık...

Birey,
Fert,
Zat,
İngilizce: individual,
Fransızca: individu,
Almanca: individuum,
Latince: indiviuum,
Bir türün kapsamı içine giren somut varlık.
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık; fert.
Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri.
İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can; fert.
Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri; fert.
Belirli bir tür içinde kimi özellikleriyle öbürlerinden ayrılan ve bölünmez bir bütünlüğü olan varlık.
Bir toplumu oluşturan birimlere verilen ad.
Bir evrenin öğesi olan nesne; bir adın gösterdiği nesne.
Bir grup canlının, yapı ve görevleri bakımından tek bir varlık olan tek bir organizması; tür meydana getiren ve aralarında çiftleşebilen organizmaların herbiri.

Birey sözcüğünün başka anlamları:
Epeyce, iyice, usule uygun şekilde.
Bire hey.
Zat,

Hekimlikte kullanılan beyaz, yarı şeffaf, kolaylıkla parçalanır ıtırlı madde...

Kafuru,

Kafur, Kamfor
Kafur ağacı,
(Laurus camphhora),
Arapça: kafur,
Fransızca: camphre,
İngilizce: camphor, camphor tree, 
Kafur renginde olan, çok beyaz.
Hindistan ve Çin’de yetişen kafur ağacının zamkından elde edilen ve hekimlikte kullanılan beyaz, yarı şeffaf, kolaylıkla parçalanan ıtırlı madde.

Defnegillerden, Uzak Doğu'da yetişen, kafur elde edilen ağaç (Cinnamonum camphora).
Kafur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolaylıkla parçalanan, güzel kokulu bir madde; kafuru.
Beyaz ve yarı şeffaf, kolaylıkla parçalanan bir madde. 
Sert, güzel kokulu, katı ve yağlı bir madde.
Kafur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolay parçalanan, çok ıtırlı bir madde.

Kafur ağacı (Cinnamomum camphora):
Yaprak dökmeyen, uzun ömürlü tropikal bir ağaçtır. Gövdesinden elde edilen, beyaz, kristalize ve keskin kokulu bir madde olan kafur (kamfor) ile bilinir; bu madde antiseptik, ağrı kesici, serinletici özelliklere sahip olup, ilaç (Vicks gibi), parfümeri ve plastik sanayinde kullanılır. Saf kafur sert olduğu için doğrudan kullanılmaz, Zeytinyağı gibi taşıyıcı yağlarla karıştırılılarak kullanılır. Yanlış kullanım veya yüksek dozda alındığında zehirlenmelere yol açabilir. 

Kafur ağacı (Cinnamomum camphora), defnegiller familyasındandır. Vatanı Formosa (Taiwan) veya Güney Japonya olup, bugün Endonezya, Malezya, Doğu Afrika, Meksika, Florida, Yeni Zelanda ve Fas'ta tarımı yapılmaktadır. Kafur ağacı uzun yıllar (2000 yıl) yaşar ve 20–30 m uzunluğa ulaşabilen, bir ağaç türüdür. Kafur ağacı Uzak doğu Asya ülkelerinde yetişir ve gövdesindeki yağ hücreleri hava ile temas esnasında kristalleşir. Daha sonra dal ve gövdedeki yarıklarda su buharı damıtma yöntemi ile kafur elde edilir. Japon bitkisel tıbbında yüzyıllar boyunca kullanılan bu mucize besin; renksiz, şeffaf ve tuz kıvamındadır. Kokusu keskin ve acı bir tadı vardır. İşlem görüldükten sonra uzman kontrolünde kullanılır. Selüloit sanayinde fotoğraf kağıdı, film şeridi, bilardo topu, tarak gibi araçların yapımında ham madde olarak kullanılır. Ayrıca sabun sanayininde ham maddesidir. 

UYARI:
Kafur fazla kullanıldığında böbrek taşına neden olabilir. Sade asla kullanılmaz. Yakıcı özelliği olduğundan  ciddi sorunlara neden olabilir. Genellikle bal ve su eklenerek kullanılır. Fazla kullanıldığında, baş dönmesine, unutkanlığa, dengesiz vücut hareketlerine ve titreme gibi belirtilerle kendini gösterir.

İlenme...

İleniş,
İlenmek işi.
İnkisar,
İntizar,
İlenme,
Lanet,
Beddua, ah.
Kargışlama,
İlenç, beddua.
Birini kötülemek, lanetlemek. 
İlenme işi veya biçimi.
İlenmek işi; kargıma, kargışlama, inkisar, intizar.
Beddua, lanet, Allah'ın gazabını isteme, sitem, kargıma.
Allah’ın gazabına uğramasını dilemek, beddua etmek, inkisar etmek, kargımak.
Halk ağzında genellikle beddua etmek, lanet etmek, Allah'ın gazabına uğramasını dilemek, sitem etmek, ayıplamak gibi anlamlara gelir.

Fransızca: malédictions,
İngilizce: curses,

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ