Başkent Üniversitesi'nin kurucusu Türk cerrah, akademisyen...

Mehmet Haberal,
(D. 29 Ekim 1944, Subaşı, Pazar, Rize - 81 yaşında, Ankara),
Türk cerrah, akademisyen.
3 Kasım 1975 yılında Hacettepe Hastanesi' nde Türkiye'deki ilk organ naklini gerçekleştirmiştir.
Başkent Üniversitesi' nin kurucusudur.
Tıp alanında çok sayıda uluslararası ödülün sahibi Haberal, 
2010 yılında Amerikan Cerrahlar Koleji'nin 97 yıllık tarihinde ilk kez bir Türk cerrahına “Şeref Üyeliği” verildi.
24. dönem Zonguldak milletvekili olarak görev yapmıştır.

1944 yılında Rize'nin Pazar ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Zonguldak’da tamamladı. 1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve 1971 yılında genel cerrahi uzmanı oldu.

ABD'nin Teksas eyaleti Galveston şehrindeki Shriner Yanık Enstitüsü'nde ve John Seally Hastanesi'nde yanık tedavisi yüksek uzmanlık (1973); Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi, Organ Nakli Merkezi'nde yüksek uzmanlığı yaptı (1974 - 1975).

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahı Bölümüne bağlı olarak Yanık ve Transplantasyon Ünitesi'ni kurdu. 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü'nde, Türkiye'de ilk kez annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalararası böbrek naklini gerçekleştirdi. 

1976 Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Doçenti olan Haberal, 10 Ekim 1978 yılında Avrupa Transplantasyon Birliği'nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbrek ile Türkiye'de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonununu gerçekleştirdi. Alanında birçok ilke imza atan Haberal, 2238 sayılı "Organ ve Doku Alınması , Saklanması, Aşılanması ve Nakli" yasasının hazırlanıp, 3 Haziran 1979'da yürürlüğe girmesine de öncülük etti.
Eylül 1980'de Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı'nı kurdu ve 2 yıl sonra Mart 1982'de, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı'na bağlı Hemodiyaliz Merkezi'ni açtı. Haberal, Dünya Yanık-Tedavisi camiasında ciddi anlamda söz sahibi olan bir bilim adamıdır. Eylül 2006 yılında ISBI (International Society of Burn Injuries/ Uluslararası Yanık Derneği) 'nin Brezilya'daki Uluslararası Yanık Kongresinde bu kuruluşa başkan seçilmiştir.

1975 yılında Türkiye'de ilk kez canlı donörden böbrek naklini, 1978 yılında da Türkiye'de ilk kez kadavradan böbrek naklini gerçekleştirdi.
1987 yılında Orta Doğu Organ Nakli Derneği'ni kurdu ve başkanlığını üstlendi.
1988 yılında Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye'de ilk kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi.
1990 yılında Türkiye’de ilk kez canlı donörden karaciğer nakli ameliyatını yapmıştır. Bu, sadece Türkiye'de değil, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki ilk olma özelliğini taşımaktadır.
1992 yılında, aynı canlı donörden kısmi karaciğer ve böbrek naklini gerçekleştirdi.
2004 yılında Japonya'da yapılan Dünya Yanık Derneği (International Society for Burn Injuries-ISBI) kongresinde 2006-2008 Dönem Başkanlığı'na seçildi.
2012 yılında Orta Doğu Organ Nakli Derneği başkanlığına bir kez daha seçildi.
2016 yılında, Dünya Organ Nakli Derneği 2018-2020 dönemi başkanlığına seçildi.

Aldığı Ödüller;
1983-Sedat Simavi Vakfı Sağlık Bilimleri Ödülü,
1985- Amerikan Yanık Derneği "Everett Idris Evans Özel Ödülü",
2000- Dünya Transplantasyon Derneği'nin Roma'daki kongresi "Milenyum Madalyası",
2006- Kuveyt Sağlık Bakanı Şeyh Ahmad Al-Abdulla Al-Sabah "Ömür Boyu Başarı Ödülü",
2010- Amerikan Cerrahlar Koleji "Şeref Üyesi" [18]
2017- Amerikan Cerrahlar Koleji Uluslararası Yardımseverlik (Philanthropy) Ödülü,

Buzağının büyüğü, tosun...

Çona,
Tosun,
Buzağının büyüğü,
Buzağının büyüğü, tosun.
Afyon-
Bolvadin, Kayseri-Zencidere yörelerinde halk dilinde buzağının büyüğüne verilen ad.

Çona sözcüğünün halk dilindeki başka anlamları:
Kalça, but.
Beceriksiz, eli işe yakışmayan.
Eli işe yakışmayan,
Parmakları açılmayan kimse.
Doğuştan parmakları açılmayan.
Kayseri ağzında sakar anlamında kullanılır.
Osmaniye ili Merkez ilçesine bağlı bir köy.
Çona, Lazca'da ışık anlamına gelir.
Çoban yamağı, 
anlamında kullanılan yöresel bir sözcük.

Çöküntü...

Kriz,
Gerileme,
Gerileme, kriz.
Depresyon,
Akli bozukluk.
Çöküntü,
Manevi dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme.
Uyaranlara karşı duyarlığın, iş yapabilme gücünün, kendine güvenin azalarak karamsarlığın, umutsuzluğun güçlenmesiyle ortaya çıkan akli bozukluk, depresyon.
Çoğunluğa ilişkin satın alma gücünün durması, satış değerlerinin düşmesi, çalışma gücünün azalması vb. sebeplerle ortaya çıkan ekonomik durum; bunalım, kriz, depresyon.

Çöküntü sözcüğünün başka anlamları:
Çökme,
Çöken şeylerin kalıntısı, enkaz.
Suyun dibine çöken şeyler.
Jeolojik bir olay sonunda oluşan toprak çöküklüğü.
Jeolojik bir olay sonunda bir kısım yerin alttan yıkılarak alçalması; çökme.

Çemen otu...

Poy otu,
Poğa otu ya da Poyra otu,
Pıtlan,
Buy otu,
Boy otu,
Boya otu,
Çemenotu.
Hulebe,
Arapça: helbah (helbak).

Çemenotu:
(Trigonella foenum graecum),
Baklagillerin bir altgurubu olan trigenellagillerden olup bu gurubu 60 bitki dahildir. Küçük yapraklara sahip olan bitki, çok yıllık ve odunsu bir bitkidir. Çemen otu, 35-40 santimetreye kadar uzanan ve sarı çiçeklere sahip olan şifalı bir bitkidir. Ülkemizde özellikle Yozgat, Tokat ve Kayseri’de yaygın olarak tüketilen çemen otu bitkisi, Hint ve Orta doğu mutfağında sıklıkla kullanılır. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Poy otu, Poğa otu ya da Poyra otu gibi isimlerle bilinir.

Vatanı doğu Akdeniz ülkeleri olup zamanla Fas'tan Çin'e kadar yayılmış ve en son olarak Amerika'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Eski Mısır yazıtlarından anlaşıldığına göre çemen tohumu baharat olarak M.Ö. 2000 yıllarından beri iştah açıcı, kuvvet ve zindelik verici olarak kulanılmıştır.


Poy Çemeni; çok eskiden beri bilinen bir bitkidir. MÖ. 2500 yılından beri yetiştirilmektedir. Çin'den Akdenize geniş bir alana yayılmıştır. Trigonella cinsi çoğu Akdeniz ve Doğuda olmak üzere elli kadar tür içermektedir. Ancak Trigonella Foenun Graecun L. türünün kültürü yapılmaktadır. Ülkemizde de Trakya, Marmara, Orta, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tohumları için yetiştirilir. Çemen bitkisinin tohumları iç piyasada çeşitli amaçlar için kullanıldığı gibi aynı zamanda ihracatı da yapılmaktadır. Tohumlarında müsilaj, uçucu yağ ve sabit yağ, alkaloit, kolin, rutin gibi maddeler vardır. Bugüne kadar ülkemizde bu kültür bitkisinde bir çeşit ıslah edilememiş, üreticiler tohumluklarını kendi ürünlerinden karşılamışlardır. Bitkinin yetiştiriciliğinde yazlık ekim yapılmakta ve bu da verim azalmasına sebep olmaktadır.

Poy, tohum alındıktan sonra geriye kalan meyve parçalarının toz edilmesi ile elde edilen bir üründür. Halen bilhassa İnegöl ve Karacabey köylerinde elde edilmektedir. Açık sarı renkli, hafif kokulu ve lifli bir tozdur. İstanbul ve Bursa bölgelerinde baharat olarak kullanılır. Bulgar Göçmenleri tarafından kahvaltılık olarak kullanımı başlatılmış ve zamanla yaygınlaştırılmıştır. Meyvelerinin uzun boylu olmasından dolayı ise Trakya’da Poy ismiyle anılıyor. Tohumları çemen yapımında kullanılan ve Akdeniz çevresinde yetişen, 10-15 cm boyunda, üç parça yapraklı, beyaz çiçekli, yapısında müsilaj, uçucu yağ, sabit yağ, kaolin, lesitin, fitosterol çok az kumarin ve alkaloit içeren; yumuşatıcı, balgam söktürücü, çizgili kas kuvvetlendirici, iştah açıcı, afrodizyak olarak kullanılan baklagiller familyasından bir yıllık otsu bir bitki, buy otu.

Poy tohumları kırmızı bibere benzeyen, 10-50 cm yüksekliğinde bir bitkidir. Karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılabileceği gibi, kırmızı biber, kimyon, tuz, reyhan ve kekik gibi başka baharatlarla da harmanlanabilir. Tohum alındıktan sonra geriye kalan meyve parçaları toz edilerek baharat olarak sofralara gelir.

Sıkıntı, çarpıntı...

Hafakan,
Afakan,
Arapça: hafakan.
İngilizce: boredom.
Çarpıntı,
Helecan,
Tasa,
Karabasan,
Yürek sıkıntısı, çarpıntı,
Yürek oynaması,
İç sıkıntısı, iç daralması.
Yürek çarpıntısı, coşku.
Sıkıntı, çarpıntı, afakan.
Yürek oynaması, çarpıntı, helecan, tasa, iç sıkıntısı, hafakan.

Öfke, sinir.
Nefesi kesen sürekli öksürük.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ