Tohumları hekimlikte ve eczacılıkta kullanılan, maydanoz cinsinden zehirli bir bitki...

Baldıran,
Baldırgan,
Baldıran otu.
(Conium maculatum)
Latince: Conium maculatum.
Ağıotu,
Ağu otu.
Şeytantersi,
Sokrat zehri,
Nemli yerlerde yetişir.

Tohumları hekimlikte ve eczacılıkta kullanılan, maydanoz cinsinden zehirli bir bitki, Genelde yıkıntı ve harabelerde, sürülmüş arazilerde, dere ve çay kenarlarında yetişen, beyaz çiçekli, parçalı yapraklı, fare idrarı kokusunda olan, Sokrat zehri olarak da bilinen ve tüm kısımlarında konin alkoloidi içeren maydonozgiller familyasından bir bitkidir. Çok zehirli olup derelerde ve göllerde yetişen su baldıranı, yol kenarları ve yıkıntılarda yetişen ak baldıran, harabelerde yetişen büyük baldıran gibi çeşitleri vardır.

Baldıran, maydanozgiller (Apiaceae) familyasından olan ve nemli yerlerde yetişen bazı zehirli bitkilerin ve bu bitkilerden elde edilen zehirin ortak adıdır. Tıpta ağrı ve/veya spazm giderici olarak, örneğin siyatik ağrısı, tetanoz, sara (epilepsi), trigeminal nevralji ve kore hastalığı gibi rahatsızlıklarda 
ağrı kesici, kas gevşetici ve spazm çözücü olarak sınırlı ve dikkatli dozlarda kullanılır.

Baldıran otu , maydanozgiller familyasından, beyaz çiçekli, içi boş gövdeli, kötü kokulu, oldukça zehirli bir bitkidir ve yanlışlıkla tüketildiğinde solunum felci ve ölümcül sonuçlara yol açabilir. Tarihte, özellikle Antik Yunan filozofu Sokrates'in ölümünde kullanılmasıyla meşhurdur. Ölüme mahkum edilen Sokrates’in, bile bile zehrini içtiği baldıran otudur. 

Maydanozu andıran yaprakları, beyaz çiçekleri ve içi boş, genellikle mor benekli gövdesi vardır. Ezildiğinde kötü kokar. Türkiye'de ve dünyanın birçok yerinde dere, yol ve tarla kenarlarında bulunur.

Baldıran zehiri:
Baldıran otunun (Conium maculatum) zehirli bileşenlerinden elde edilen bir maddedir ve merkezi sinir sistemini depresyona uğratarak, kas spazmlarına ve felce yol açabilir. Bu zehir, özellikle genç yapraklar ve tohumlarda yoğunlaşmıştır; yanlışlıkla tüketildiğinde solunum yetmezliği, böbrek yetersizliği ve ölümle sonuçlanabilir. Tarihte, Antik Yunan'da idam cezası olarak kullanılmış ve ünlü filozof Sokrates'in ölümü bu zehirle gerçekleşmiştir.

Baldıran otunun yapısında bulunan ve nikotine benzeyen bir alkaloid olan koniin (conine) içerir. Konin, nöromüsküler kavşakları etkileyerek kasların gevşemesine yol açar ve periferik nörotoksin olarak hareket eder.

Baldıran otunun maydanoz veya Frenk maydanozu gibi yenilebilir bitkilerle karıştırılması en yaygın zehirlenme nedenlerinden biridir. Özellikle köylük alanlarda görülen otların bilinçsizce toplanıp tüketilmesi veya turşusunun yapılması zehirlenmelere yol açabilir. Halk arasında yatıştırıcı veya spazm önleyici olarak kullanılsa da, doz aşımı ölümcül sonuçlara neden olur.

Bu bağlamda baldıran otunun etkileri araştırıldığında karşımıza bu bitkinin Oenanthotoxin adı verilen bir kimyasal salgıladığı görülüyor. Bu kimyasalın insan vücuduna olan etkileri ise ölümcüldür. Bu kimyasalın ağız yoluyla yutulması durumunda insanlarda kusma, ağızda kan lekeli köpüklenme gözlemlenmiştir.

Baldıran şerbeti:
Acı çekerek, yüzsuyu dökerek elde edilen kazanç.

Komutan...

Mir,
Komutan,
Kumandan,
Farsça: mіr.
Fransızca: commandant,
İngilizce: commander, commandant.
Rusça: komandir.
Komutan, asker başı.
Bey, emir, prens, hükümdar,
Baş, başkan, reis, amir, emir, bey.
Bir asker topluluğunun başı; kumandan, bey, mir.
Bir asker topluluğunun başı, bir asker topluluğunu yöneten rütbeli kimse.
Komutan, askeri birliklerin yönetiminden sorumlu en üst rütbeli askerdir. Kara, hava, deniz ve jandarma gibi farklı kuvvetlerde görev alır ve askeri operasyonların planlanması, uygulanması gibi yetkilere sahiptir.

Mir sözcüğünün başka anlamları:
Rus Devrimi öncesinde köylülerin işlediği toprakları ifade eden bir terimdi.
Rusya'da köy işlerini yöneten meclis.
Rus köylü topluluğu.
Sırpça, Hırvatça ve Slovence gibi dillerde barış, sulh anlamına gelir.
Bozulmuş turşu.
Hamur, ata.

Osmanlılarda dokumacılık ve dokuma ticareti le uğraşan esnafin bağlı olduğu han...

Çuhacılar,
Çuhacılar Han,
Çuhacı Hanı.
İstanbul'un Fatih ilçesinde tarihi pasaj.
Çuhacılar Hanı, İstanbul'da Kapalıçarşı civarında, Mahmutpaşa Yokuşu başında yer alan bir handır.
Osmanlılarda dokumacılık ve dokuma ticareti le uğraşan esnafin bağlı olduğu han.
1718-1730 yılları arasında sadrazam olan Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. İki katlıdır ve ortasında dikdörtgen bir iç avlu vardır.

Çuhacı (Çulhacı);
Çuha dokuma işi.
Çuhacının yaptığı iş.
Çuha dokuyan veya satan kimse.
Çuha dokuyan veya çuha satıp, çuha giysileri yapan esnaf (çuhacı).

Çuha;
Tüysüz ince, sık dokunmuş yün kumaş.
Çok sık dokunan ve kalın olan pamuklu kumaş.
Sık dokunmuş yünlü bir kumaş türü.
Mora Yarımadası'nın güneyinde bulunan ve günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde yer alan ada.

Çuhacı ve çuhacılık, genellikle yün, pamuk gibi ipliklerden dokunan, kalın ve düz renkli, dayanıklı bir kumaş olan çuhanın üretimi, satışı ve bu kumaştan yapılan giysilerin dikimiyle ilgili meslekleri ifade eder. Eskiden Osmanlı döneminde padişah kıyafetleri ve saray erkanının giysileri için kullanılan, devlet kontrolünde önemli bir meslekti. Günümüzde özellikle el sanatı olarak devam eden bez dokumacılığını tanımlar.

Peynir tulumu...

Motal,
Peynir tulumu.
(Amasya, Iğdır, Kars ve Ağrı yöreleri)
Motal, Kars yöresinde peynir basmak için kullanılan tuluma verilen addır. Kafkasya' da yapılan bir peynir türü olan motal peynirinin yapıldığı tulumu ifade eder. Bu peynir, keçi veya koyun sütünden yapılır. Tuzlandıktan sonra tuluma hava almayacak şekilde basılır. Peynirler serin bir yerde olgunlaşmaya bırakılır ve bu süreçte lezzetleri gelişir.


Motal peyniri:
Ermenistan’da keçi sütünden, Azerbaycan’da ise koyun sütünden yapılan özel bir peynir türünün adıdır. 
İnek sütü sağıldıktan sonra, birkaç defa ince bezlerle süzülerek temizlenir. Süt hafif ısıtılarak bu ısıdaki süte maya katılıp iyice karıştırılır. 15 - 20 dakika sonra mayalama gerçekleşir. Mayalamadan sonra kepçeyle karıştırılarak suyunun çıkması sağlanır, oluşan pıhtı biraz dinlendirilir. Suyunu verdikten sonra oluşan peynir bezlere veya süzme torbalarına konarak üzerine ağırlık konur veya askıya alınarak suyu iyice süzülür. İyice süzülen peynir bıçakla kesilerek tuzlanıp kaplara konur. Diğer taraftan önceden hazırlanan keçi veya koyun tulukları, sıcak suda ıslatılarak yumuşatılır. Sonra içlerine doğranıp tuzlanan peynir dilimleri hiç hava kalmayacak şekilde yerleştirilir, üst kısmına tuz serpilerek ağzı sıkıca bağlanır. Serin bir yerde, meyilli bir zemin üzerine konarak 3-4 ay olgunlaştırmaya bırakılır. İsteğe bağlı olarak peynir çeçil peyniri ile karıştırılarak ta tuluğa konabilir.

Motal peynirinin tuz oranı nispeten fazladır yörede asıl tadı veren unsurlardan birisi olarak görülen Kağızman kaya tuzu kullanılır biraz tuzlu yapılır. Motal ıslak olduğu için ağzı baş aşağı alınarak birkaç gün suyunun çekilmesi beklenir. Ara ara aynı işlem bir kaç kere daha yapılarak suyu tamamen çıkarılır. Motal peynirinin olgunlaşma süresi 3 ay olarak belirlenir ancak ne kadar geç açılırsa o kadar lezzetine lezzet katılır.

Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet...

Çatma,
İngilizce: framework,
Fransızca: armature,
Almanca: rahmwerk
(Resim, Heykel)
Heykel çamurunu ayakta tutacak demir çubuk ve tel iskelet.
Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet.
Kurşun çubuklardan yapılan camresim iskeleti.
Destek olarak kullanılan çatal ağaç.

Çatma sözcüğünün yörelerimize göre halk dilinde başka anlamları:
Çatmak işi.
Birbirine dikme, birleştirme.
Birleştirme, ilmeleme.

Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça.
Pamuklu elbiseye dikilen eğri dikiş.
Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, yığma ev.
Direkler çatılarak araları tuğla veya kerpiçle doldurulan duvar.
Dolgu ile kapatılmış ağaç duvar.
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe,
Çatı, dam, kubbe.
Ahşap evlerde iki odayı ayırmak ta kullanılan tahta perde.
Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları.
Bağ ve bahçelere yapılan ağaçtan küçük ev, kulübe.
Yükleri hayvanın semerine yükleme.
Semerin ağaç kısmı.
Döşemelik bir kumaş cinsi.
Bir cins döşemelik kumaş,
Bir dokuma çeşidi.
Bir çeşit yanık bağı.
Başörtüsü.
Çardak.
Sehpa.
Köşe.
Evin köşe kısmı,
Elbise sandığı.
Yörük çadırı.
Harman zamanı.
Harmanın çevresine bir seferde yayılan sap.
Bir arada bağlı on-oniki hayvana dövensiz harman dövdürme.
Dört tekerlekli arabada arka tekerlekleri badoga bağlayan çatal ağaç.
Üç ince ağacın uçlarından bağlanarak yayık yaymak için kullanılan bir araç.
Yağ çıkarma sırasında tuluğun asıldığı üçayak.
Tarlayı sudan kurtarmak için yapılan setin iskelesi.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ