Önemli bir olayın durumu veya bir zaferin anısı için dikilmiş tek parça yüksek taş...

Obelisk,
Fransızca: obélisque,
Yunanca: obeliskos,
İngilizce: obeliskos,
Tekhenu,
Dikili taş.
Obelisk; dört köşeli sütun.
Eski Mısırlılar tarafından inşa edilmiştir.
Dikili taş, Antik Mısır kökenli anıtsal bir yapıdır. Tek blok mermerden yontulmuş, genellikle piramit uçlu ve uzun formuyla dikkat çeker. Roma ve Bizans dönemlerinde İstanbul’a taşınmış ve önemli meydanlara dikilmiştir.
Bu anıtlar, zaferleri veya dini sembolleri temsil eder ve mimari açıdan antik dönemin izlerini taşır.

Önemli bir olayın durumu veya bir zaferin anısı için dikilmiş tek parça yüksek taş.
Bir dikilitaş piramit tepesine doğru incelen uzun, dört kenarlı, dar bir anıt.
Eski Mısırlılar tarafından yaratılan bu taşlara tekhenu adı verilmiş.
Dikilitaşlar genellikle tek parça taştan yapılır ve özellikle yanlarında yazıtlar bulunur.
Genellikle kare veya dikdörtgen kesitli, anıt veya simge olarak dikilen, sivrilen taş sütun.

Janr, ambiyans...

Tarz,
Hava,
Janr,
Ambiyans,
Fransızca: ambiance, genre, mode.
İngilizce: mood, mode,
Almanca: modus
Durum, ortam, çevre.
Tür, Tarz.
Tarz, cins.
Çığır, tarz, cins.
Biçim.
Özel oluş veya davranış biçimi, üslup.
Bir kimsenin kendine özgü anlatım biçimi.
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm.
Ambiyans; bir mekanın genel atmosferini ifade eden bir terimdir.
Avrupa resim sanatında günlük yaşamı, ev yaşamını, festivalleri yada içki sahnelerini betimleyen yapıtlara verilen ad.
Güzel sanatlarda kendine özgü teknik, renk ve biçimlendirme biçimi; üslup, stil, konsept.

Mide özsuyu...

Usare,
Arapça: usare,
İngilizce: sap, juice,
Fransızca: sève,
Arapça, sıkmak, suyunu çıkarmak anlamına gelen asara fiilinden türetilmiştir.
Aramice/Süryanice; asara, ayakla basmak, ezmek anlamına gelir.
Öz su,
Besi suyu,
Mide özsuyu.
Vücud bezlerinden akan faydalı su. 
Salgı ile meydana gelen ve içinde enzimler bulunan organik sıvı.
Besleyici sıvı, 
Sıkılmış şeylerden çıkan su. 
Besleyici, hayat verici öz.
Bir şeyin suyunu çıkarmak, özünü almak.
Bitki veya hayvan dokularında bulunan ve sıkma yoluyla elde edilen besleyici sıvı, öz su.

Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler.

Harç,
Arapça: harc.
İngilizce: Fee, charge, 
Fransızca: frais, 
Almanca: unkosten.
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler.
İpten örme bir çeşit düğme.
Harcanan para.

Harç sözüğünün başka anlamları:
Bir çeşit vergi.
Resmi işlerde devlet veznesine ödenen para, vergi.
Resmi dairelerde görülen hizmet karşılığı olarak iş sahibinden alınan para.
Kanunla belirlenen bazı kamu hizmetlerinden yararlanma karşılığında alınan vergi.
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı, haraç.
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak.
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü.

Harman.
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım.
İstenilen özellikte yağ, boya vb elde etmek için, çeşitli sıvı ya da toz bileşenlerin karılmış olma durumu.
Düğüne götürülen hediye.
Çam kabuğu ve palamutun karışımı.
Çöp, süprüntü (tahıl için).

Güz armudu, küçük ve bir tarafı kırmızı armut...

Alidede,
Amez,
Güz armudu, küçük ve bir tarafı kırmızı armut.
Nevşehir yöresinde halk dilinde verilen ad.
Sonbahar mevsiminde yetiştiği için Güz Armudu olarak bilinir.
Halk arasında çeşitli yörelerde farklı isimlerle anılır. Güz armutları dalından darbe almadan koparılıp, ipe asarak kışlık meyve olarak saklanır. Armut, gülgiller familyasından Pyrus cinsine ait ağaç aynı adlı  yenilebilir meyvesidir.

Türkiye'de yaygın olarak yetiştirilen eski armut çeşitleri:
Akça, Alidede, Amez,
Bahribey, Bey armudu,
Cinci, Deveci, 
Etruşka, 
Haziran Güzeli,
Naşi armudu,
Santa Maria, 
Şakok armudu,
Williams,

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ