Buzul taş...

Moren
Fransızca: moraine,
İngilizce: moraine,
Almanca: Moräne.
Buzul taş.
Buzultaşı.
Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çok kez parıltılı veya çizikli taşlar.
Buzulların taşıyıp biriktirdikleri taşlar.

Doğrudan doğruya buzulların ilerlemesi veya gerilemesi sırasında, buzulun taşıyarak oluşturduğu tabakalaşmamış depolara genel olarak verilen bir terimdir. Moren, buzulun zeminden veya yamaçlardan kopardığı parçalar ile buzulun üzerine yamaçlardan düşen veya çığlarla yuvarlanan maddelerden oluşur.

Moren sözcüğünün başka anlamları:
Taşlama, iğneli söz.

Tafoni:
Kaya yüzeyinde oyuk biçimindeki bir aşınma şeklidir. Kurak, yarıkurak, sıcak bölgelerde granitoid yerlerde kayaların çukur yerleri ile gölgede kalan bölümlerinde, kılcallığa bağlı olarak oluşan 1 metre ya da daha büyük çukurlara erilen ad.

Yardang:
Hakim rüzgar yönüne paralel olarak uzanan,birbirlerinden keskin sırtlarla ayrılmış ve ana çizgileriyle ''U'' profili gösteren oluklardır. Kil, silt gibi gevşek tortul kayaçların rüzgar tarafından aşındırılmaları sonucu oluşur.

Hamada:
Rüzgarın etkili olduğu yerlerde ufalanmış materyal tamamen aşınır, çıplak kaya yüzeyleri ortaya çıkar, böyle alanlara verilen isimdir.

Hikayeler, öyküler...

Kısas,
Kıssalar,
Arapça: kisas.
Fransızca: représailles.
İngilizce: talion,
Kissa sözcüğünün çoğul şeklidir.
Hikayeler, öyküler.
Fıkralar,
Rivayetler.
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü kendisine aynı biçimde uygulayarak cezalandırma.
Bir suçluya ceza olarak, başkasına yaptığı kötülüğün aynısını verme, uygulama.
Eski hukukta öldürme ve yaralama suçlarını işleyen bir kimseyi bu fiilleri aynen kendisine uygulamak suretiyle cezalandırma, misilleme yapma.

Kısasa kısas:
Latince: Quid pro quo.
Göze göz, dişe diş.
Kana kan.
Yapılan kötülüğe aynen karşılık verme.
Yapılan kötülüğün karşılığını aynı biçimde verme, kana kan.

Varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek...

Oluşma,
Oluş,
Oluşmak eylemi.
Oluşmak işi, oluş, tekevvün, teşekkül.
Teşekkül, teşekkül etmek,
Tekevvün, tekevvün etmek.
Yapılaşmak.
Mürekkep olmak.
Fransızca: formation.
İngilizce: formation, forming,
Belli bir varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, teşekkül etmek.
Varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek.
Olmak işi veya biçimi, vuku.
Bir durumdan öteki duruma geçiş.

Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi...

Gümrük,

Rüsumat,
Rumca: kumerki
İngilizce: customs, duty.
Fransızca: douane, administration de la douane.
Rusça: tamojna.
Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi.

Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşyadan alınan vergi veya resim, haraç.
Bu verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu.
Bir ülkeye giren ya da bir ülkeden çıkan mal ve nesneler üzerinden alınan vergi.
Sınır kapılarında denetim ve gözetim işlerinin yapıldığı yer.
Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer.
Yabancı ülkelerden gelen ve yabancı ülkelere giden mal ve yolcular için yasalarla konulmuş yargıları uygulayan, ülkeye giriş ve çıkışta malın bağımlı olduğu gümrük vergisini alan örgüt.
Eşya ve kişilerin ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında denetimlerinin yapıldığı ve vergilerin tahakkuk ettirildiği kamu kuruluşu.

Gümrük sözcüğünün başka anlamları:
Ağzı ve sapı kırılmış testi.
Küçük kulaklı koyun, keçi.

Orta oyununda taklitçi...

Zuhuri,
Taklitçi,
Eski dilde; zuhuri.
Orta oyununda taklitçi.
Orta oyununda taklit yapan kimse.
Orta oyunu kollarından zuhuri kolunu yöneten sanatçı.
Bir orta oyunu tipi.

Zuhuri kolu:
Orta oyunu takımı.

Zuhuri sözcüğünün başka anlamları:
Bir erkek adı. 
Zuhur bulan.
Zuhur bulmak, görünmek, ortaya çıkmak, öne çıkmak, ileri çıkmak, galip.
Zuhuri (şair), 17. yüzyıl şairi.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ