NASA'nın Güneş’in sırlarını araştıran keşif aracı...

Parker,
Parker keşif aracı.
Güneş'e en yakın uçan uzay aracı.
NASA'nın Parker keşif aracı, Güneş’e ikinci kez 6,1 milyon km yaklaşarak 692 bin km/s hızla veri topladı. NASA'nın Güneş’in sırlarını araştıran keşif aracı Parker, 2018 yılından bu yana Güneş’in sırlarını araştırıyor.

Geçiş sırasında Parker, Güneş'e 6,1 milyon km yaklaşarak 692 bin kilometre/saat (430 bin mil/saat) hıza ulaştı. Bu, keşif aracının Aralık 2024’teki geçişinde ulaştığı rekor hızla aynı. Tüm bilimsel cihazları aktif olan keşif aracı, Güneş’in dış atmosferi olan taç küreden (korona) önemli veriler topladı. Aşırı sıcak ve radyasyona karşı özel bir ısı kalkanıyla korunan uzay aracı Parker, Güneş’e en çok yaklaşan ve taç küreye giren ilk insan yapımı araçtır.

Ortaya çıkan şey, sonuç, netice...

Meal,
Netice,
Sonuç,
Anlam.
Mana,
Son, sonuç.
Mefhum,
Ortaya çıkan şey, sonuç, netice.
Bir şeyin kısaca manası, anlamı.
Anlam, kavram, mefhum.
Ortaya çıkan şey, sonuç, netice.
Meydana gelen netice.
Husul yeri, peyda olunacak yer.
Anlam, kavram, mefhum.
Kaymak,
Mefhum.

Süredurum...

Atalet,
Atalet, statiklik.
Süredurum,
Tembellik.
İşsiz olma, işsiz kalma.
Bir cismin içinde bulunduğu düzgün hareket veya hareketsizlik durumunun sürüp gitmesi, hareketsizliğe veya hareketsizlikten harekete kendi başına geçememesi özelliği; atalet.
Bir nesnenin bulunduğu durumu koruması ya da durağanlık durumu.
Süredurum durumunda olan; atıl.

Süreduran:
Arapça atalet anlamındaki atal sözcüğünden türetilmiştir.
Bir iş için kullanılamayacak durumda olan.
İşlemeyen, işlevini yerine getiremeyen.
Tembel, miskin, uyuşuk, hareketsiz.
Süredurum durumunda olan, atıl.
İşe yaramaz durumda olan.
Etkisiz, işe yaramaz.
Eylemsiz.
Atıl,
Genelde öncesinde bir iş için kullanılmış ancak daha sonra iş görme özelliği ortadan kaybolmuş nesneler için kullanılır.

Sıcak veya ılıman ülkelerde yaşayan, bitkilere çok zarar veren bir böcek cinsi, termit...

Divik,
Termit,
(Isoptera),
Akkarınca.
Beyaz karınca,
Farsça: divek.
Fransızca: termite.
İngilizce: white ant, termite.
Latince: termite.

Akkarınca, termit gibi adlar da verilen böcek. Sıcak ya da ılıman ülkelerde yaşayan akkarıncalar takımına bağlı canavar böceklerin genel adı. Termit denen odun yiyici, tahripkar böcek, ak karınca, beyaz karınca.

Isoptera takımına ait, genellikle tropikal iklimde topluluk halinde yaşayan bir böcek türüdür. Dünyada yaklaşık 3000 termit türü bulunur. Türce en zengin kıta Afrika'dır. Yağmur ormanlarında yoğunlaşmışlar dır. Türkiye' de üç türü bulunmaktadır. Termitler, odun ve organik maddelerle beslenirler ve ahşap yapılara zarar verebilirler. 

Sıcak memleketlerde toplu halde yaşayan, odun yiyici, ahşap kısımlarını kemirerek evlerin bile çökmesine sebep olacak derecede tahripkar, bitkilere çok zararlı böcek, beyaz karınca, ak karınca, divik. Akkarınca ve beyaz karınca olarak da adlandırılan termitlerin 5 metreye ulaşan dev termit yuvaları peribacalarını andırıyor. Özellikle tropiklerde ve subtropiklerde odunları ve organik kökenli diğer maddeleri yiyerek büyük zarar vermeleri ile tanınırlar. Işıktan kaçarak ve saklanarak yaşadıkları için, meydana gelen zarar her şey bittikten sonra anlaşılır.

Yuvalarını, tükürükleriyle çimentoladıkları topraktan yaparlar . Toprağı kazarak solucanlar gibi gevşetip zenginleştiriyorlar . Ancak çoğu zaman topraktan gerekli organik maddeleri de alarak toprağı fakirleştirirler. Yuvalar, yüksekliği dört metreye, çapı üç metreye kadar ulaşabilen yer üstü bölümü ile yer altı bölümünden oluşur.

Termit sözcüğünün halk dilinde diğer anlamları:
Güvercin büyüklüğünde bir deniz kuşu.
Divi guşu.
Siirt ilinde bir yer ismi olarak da kullanılır.

Thermite (Termit kaynağı):
Kaynak yapımında kullanılan, metalik alüminyum ve demir oksit karışımından oluşan bir malzemedir. Bu karışım, redoks reaksiyonu sonucu erimiş demir üretir.
İnce toz alüminyum ile demir ve öteki metal oksitlerinin, büyük ısı salan karışımları.
Çok ince toz halindeki alüminyumun demir veya diğer ağır mâden oksitleriyle karıştırılmasıyle elde edilen, çok kuvvetli ısı ve ışık yaydığından raylar vb.ne kaynak yapımında ve aydınlatma bombası, işaret fişeği olarak kullanılan madde.

Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal...

Alaşım,
Halita.
İngilizce: alloy, 
Fransızca: alliage, 
Almanca: legierung.
Madenlerin eriyerek birleşmesi sonunda meydana gelen madde, halita.
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal.
İki ya da daha çok metalin birlikte eritilmesi sonucu oluşan katı karışım.
İki veya daha çok metalden, bazen de metallerle karbon, fosfor veya teluryum gibi elementlerden oluşan metal görünümünde katı veya sıvı karışım.

Alaşımlar, fiziksel özelliklere sahip malzemeler üretilmesinde yaygın olarak kullanılır. Saf metallerin yetersiz kaldığı durumlarda, gerekli özellikleri sağlayan niteliklerde alaşımlar tercih edilir. Alaşım, en az iki metalin veya bir metal ile diğer elementlerin birleşmesiyle oluşan homojen bir karışımdır. Elde edilen malzeme yine metal karakterli olur. İlk bilinen alaşım, bronzdur. Bronz, bakır ve kalayın birleşimiyle oluşur ve M.Ö. 3000 yıllarında, Bakır Çağı’ nın sonlarında keşfedilmiştir. Bronzun keşfi, insanlık tarihinde önemli bir döneme işaret eder ve bu döneme Bronz Çağı adı verilir. Bakırdan daha sert ve dayanıklı olduğundan alet yapımında, silah imalatında ve diğer çeşitli uygulamalarda sıklıkla kullanılır.

Bazı yaygın alaşım örnekleri:
Tunç (Bronz): Bakır ve kalayın birleşimi.
Pirinç: Bakır ve çinkonun birleşimi.
Lehim: Kalay ve kurşunun birleşimi.
Çelik: Demir ve karbon alaşımı.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ